ALMANYA YANLIŞ YAPIYOR

Eski AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Türkiye’de yapılacak referandum öncesinde Almanya’da Türk siyasetçilere getirilen engellemeleri eleştirdi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Verheugen, AB ile Türkiye arasında yaşanan güncel tartışmalarda, nesnel argümanların ve makul konuşmaların yerine duyguların alması nedeniyle bir krizin yaşandığı değerlendirmesinde bulunarak bundan iki tarafın da zarar göreceğini ifade etti.

AB’den uzaklaşmasının Türkiye’de ekonomik gerilemeye ve siyasi izolasyona yol açabileceğini savunan Verheugen, AB’nin de iç politikadaki risklere ilaveten yeni risklerle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu.

“Türklere hakaret”

Almanya’da Türk siyasetçilere getirilen konuşma yasaklarını da değerlendiren Verheugen, “Ben bu yasakları ve engellemeleri demokratik oyun kurallarının ihlali ve Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına hakaret olarak görüyorum.” dedi.

Türk vatandaşlarının anayasa referandumu öncesinde iki tarafın argümanlarını duyma hakkına sahip olduğuna işaret eden Verheugen, “Birçok politikacı, sadece Almanya’da değil, Türk siyasetçiler istenmeyen yabancı ilan edildiğinde bunun seçmenlerinin hoşuna gittiğini fark etti. Ben bunu tehlikeli fırsatçılık olarak görüyorum.” ifadelerini kullandı.

Hollanda Başbakanı’nın Türkiye’ye yönelik sert tutumunun ülkesindeki seçim sonuçlarını kendi lehine etkilediği yönündeki değerlendirmeyi paylaştığını ifade eden Verheugen, “Bu örnek, siyasi kararları etkilemek için Wilders gibi popülistlerin hükümette yer alması gerekmediğini gösteriyor. Bu, beni büyük endişeye sevk ediyor. AB’deki agresif nasyonalizmi, onun tez ve programlarını kopyaladığımızda yenemeyiz.” şeklinde konuştu.

“Ret cevabı verilmesinin doğuracağı olası sonuçların sorumluluğunu üstlenmek istemiyorlar”

Verheugen, “Siz yıllarca AB Komiseri olarak görev yaptınız ve genişlemeden sorumlu oldunuz. Türkiye ile katılım sürecinin başlaması için çaba harcadınız. Türkiye ile bu müzakerelerin durdurulması veya dondurulmasını isteyen politikacılara neler söylemek istersiniz” şeklindeki soruya şu cevabı verdi:

“Böyle sesler uzun zamandan beri var, ancak son zamanda ürkütücü bir şekilde arttı. AB’deki bir dizi hükümet ve onun kurumlarının önemli temsilcileri üyelik sözünün kağıt üzerinde bırakılmasını bekliyor. Elbette müzakereler zorlu ve sinir bozucudur. Bunun nedeni, AB’nin Türkiye stratejisinin belirsiz olmasıdır. Gerçi müzakere ediliyor, ancak aynı zamanda, örneğin Almanya’daki hükümetin lideri durumdaki partisi Türkiye’nin üye olamayacağını söylüyor. Ancak, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olanlar, Türkiye’ye nihai bir ret cevabı verilmesinin doğuracağı olası sonuçların sorumluluğunu üstlenmek istemiyorlar. Türk hükümetinin havlu atmasını ve kendiliğinden üyelik isteğinden vazgeçmesini arzu ediyorlar.”

“Almanya birinci televizyon kanalında kullandığı “Türkiye’ye yönelik politikamız dürüst değil” cümlesiyle neyi kastettiği sorulan Verheugen, “Gerçekte, üyeliği önlemeye kararlı olunurken, büyük ve önemli bir ülke ile AB üyeliği konusunda müzakere edilmesi dürüst ve adil değil.” karşılığını verdi.

”Karşılıklı suçlamalar sona ermeli”

AB ile Türkiye arasında yapılan sığınmacı anlaşmasının, Türkiye üzerinden gelen sığınmacı akınını etkin bir biçimde önlediği için, ilgili AB ülkeleri açısından bu anlaşmanın başarılı olduğunu ifade eden Verheugen, “Bunun tersine AB, Türkiye’ye verdiği taahhütleri kısmen yerine getirdi. İlkesel olarak bu anlaşmayı insani olarak doğru bulmadığımı da söylemek istiyorum. İnsanlar siyasi alışveriş malzemesi değil.” değerlendirmesinde bulundu.

Sığınmacı konusunun AB ile Türkiye ilişkilerindeki krizin sadece bir boyutu olduğunu ifade eden Verheugen, söz konusu anlaşmanın mevcut krizin tırmanmasını önleyemediğini ifade etti.

Verheugen, “Yüzbinlerce insanın Türkiye’de kalmaması, Akdeniz’de boğulması ya da Yunan adalarında kalması her şeyi daha da kötü hale getirir.” dedi.

Karşılıklı suçlamaların ve küçük düşürmelerin artık son bulması gerektiğini ifade eden Verheugen, AB’den, Türkiye’nin üyelik perspektifini yeniden inandırıcı hale getirmesini, Türkiye’den de, açık bir şekilde hukuk devleti ve demokratik gelişmelerden yana olmasını ve Avrupa standartlarını kayıtsız şartsız uygulamasını beklediğini kaydetti.

Verheugen, İngiltere’nin ayrılma (Brexit) kararının AB’yi nasıl değiştireceğine ilişkin de, bu konudaki ayrıntıların üyelikten ayrılma sözleşmesinin şartlarına bağlı olduğunu söyledi ancak her iki tarafın siyasi ve ekonomik olarak zayıflayacağı öngörüsünde bulundu.