ÇEŞİTLİLİK HAYATIN GERÇEĞİDİR

9. Türk-Alman Psikiyatri Kongresi’nde konuşan Prof. Dr. Levent Küey, “Irksal ayrımcılık ruh sağlığına zararlıdır. Kimin, ne zaman ve nasıl ayrıştırılacağına ise toplumdaki iktidar güçler karar verir” mesajı verdi.Nebahat Uzun
HAMBURG- Hamburg’da düzenlenen 9. Türk Alman Psikiyatri Kongresi’nin bu yılki konusu kültürlerarası bağlamda psikososyal hizmetler oldu. Eppendorf Üniversitesi Yerleşkesi’nde yapılan 3 günlük kongreye Almanya’dan ve Türkiye’den uzmanlar katıldı. Kongrede “Ruh sağlığı, göç ve bölgesel politikalar konularını ilgilendiren zorluklar, Hamburg ruh sağlığı hizmetleri, entegrasyon ve sosyal politikalar konularında gelişmeler” ana başlıkları oluşturdu. Kogrede güncel gelişmeler ele alınırken, kültürel özellikler göz önünde bulundurularak Almanya ve Türkiye’deki mülteci göçü hakkında güncel çözüm önerileri de tartışıldı. Kongrenin açılış konuşmasını yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr.  Levent Küey, “Ayrımcılık ve ırkçılığın ruh sağlığına etkileri: Psikiyatrlar ve ruh sağlığı çalışanları neler yapabilir?” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Irksal ayrımcılığın ruh sağlığına zararlı olduğuna dikkat çeken Küey, “Buna karşı olmak mümkündür. Çeşitlilik hayatımızın gerçeğidir ve bunu istediği şekle sokmak isteyenler yanılgı içindedir. Ötekileştirme ve ayrımcılık insanın kimliğinin entegratif bütünlüğünü, aynasını kırar ve o zaman insanın kimliği kaybolur” şeklinde konuştu.

KİMLİKLER ASLA AYNILAŞTIRILAMAZ
Prof. Dr. Küey, “Kimin nerede, ne zaman ve nasıl ötekileştirileceğine, ayrıştırılacağına toplumda var olan iktidar güçler karar verir. Maddi ve sosyal durumu baz alan sağlık sistemindeki eşitsizlik de ayrımcılığın  başlıca sebeplerindendir” şeklinde konuştu. Kimliklerin asla aynılaştırılamayacağını, tek tip hale getirilemeyeceğini vurgulayan Küey, “Çoğul kültürel kimlik bir insan hakkı meselesidir. Kimlikler zamansal, çevresel ve kültürel bağlamda inşa edilir ve değişkendir. Kimliklerimizi geliştirme ve yeniden oluşturma hakkına sahibiz ve kimlikleri aynılaştırmak mümkün değildir” dedi. Köklerin insanları bir ağaç gibi bir yerlere bağlı kıldığını hatırlatan Küey, “Geçmiş bize bir çok beceri ve değerler kazandırsa da aynı zamanda büyük ağırlık da yapar. Bunlar, işlenmesi gereken malzemelerdir. Yoksa geçmiş bugünümüzü felç edebilir. Dün ve bugünü bağlantılandırıp geleceğimizi inşa etmek ise en sağlıklı yaklaşımdır” şeklinde konuştu. Dünya ülkelerinin üçte ikisinde sınırlar olduğunu söyleyen Küey, duvarların ve sınırların insanlara verdiği mesajları yorumladı. 1964/71 yılları arasında yapılan bir araştırmaya dikkat çeken uzman, Berlin Duvarı yakınlarında yaşayanlarda ‘Duvar Hastalığı’ adı verilen korku hastalığı hakkında bilgi verdi.

DUVARLAR ÖLDÜRÜYOR
Duvarların kültürler arasında ayrışmaya neden olduğunu hatırlatan Küey, “Duvarlar insanları, zihinleri ve coğrafyaları böler. ‘Biz’ ve ‘onlar’ açısından korkuları artırır, nefreti besler ve hatta öldürür. 2000-2014 yılları arasında 40 binden fazla insan göç etmeye çalışırken sınırlar ve duvarlar yüzünden hayatlarını kaybetmiştir” dedi. Etkinliğe katılamayan Almanya’nın uyumdan sorumlu bakanı Aydan Özoğuz’un mesajı da kongrede okundu. Özoğuz, özellikle mültecilerin psikolojisi konusunda Türk-Alman Psikiyatri Derneği’yle ortak çalışmalara hazır olduklarının mesajını verdi. Kongrenin organizatörlerinden Dr. Oktay Yağdıran da etkinlikte Almanya’daki ayakta tedavi ile hastane tedavisi sistemleri hakkında geniş bilgi verdi. Ayakta tedavi sisteminin Türkiye için iyi bir örnek teşkil edebileceğini söyleyen Dr. Yağdıran, sistemdeki sorunları ve sistemin başarılı yönlerini anlattı.