Konuşuyoruz ama nasıl ?

Selam ile başlayarak sizlere bu ayki köşemde üç konuya değinmek istedim. Bunlardan biri de geçen yazılarımda üstü kapalı bahsettiğim örnek olmak diğeri dernek yöneticiliği ve son olarak da BW Eyalet Başbakanı Winfried Kretschmann’ın İslam hakkında açıklamaları olacak.

TOPLUMA ÖRNEK OLMAK
Her alanda biz örneğiz ilte diyerek başlayan ve bitmek tükenmek bilmeyen bu alanda tartışmaların temalarından biri de birçok kişinin topluma örnek olması. Diyeceğim odur ki herkeste bir ‘Topluma örnek olma’ merakıdır gidiyor. Halbuki büyüklerimiz herzaman bahsederler aman ‘Topluma örnek olun’ veya ‘Topluma örnek bir kişi’ yetiştirilmelidir. Bende hayatın her alanında dernek başkanı olsun, siyasetçi , sporcu, işadamı, önde gelen liderler, aile büyükleri ve de öğretmenler bile topluma örnek olmalıdır. Ama maalesef hep konuluyoruz ama icraat yok. Topluma örnek olsun da nasıl olursa olsun gibisine..

MİSYON MU?
Herkes ‘topluma örnek olma’ misyonunu o kadar benimsemişler ki, kendilerini ciddi ciddi toplumun ahlâk hocası zannediyorlar. Herkes birbirine örnek verme merakında ama aynaya bir bakma hevesleri yok. Oysa hiç kimsenin, hiçbir meslek grubunun halka örnek olma gibi bir görevi de sorumluluğu da yok desem yanlış olurdu bence. Herkes olduğu gibi davranıp konumunun verdiği yükümlülükle örnek olsaydı konuşacak birşey kalmazdı. Toplumda daha nasıl oturulup kalkınması gerektiğini bilmiyoruz ama kalkıyoruz örnek olunmasından bahsediyoruz. Yok böyle birşey arkadaş.

ELEŞTİRMEK LAZIM
Geçenlerde bir derneğin yöneticisi ile oturuyorduk ve Baden-Württemberg’deki güncel konuları değerlendirirken aklıma hemen yaşanmış bir olay geldi ve onu sizinle paylaşmak istedim. Dernek yöneticisi olmak kolay mı? diye sorsam bu konumdaki olanlar bir ah çekecektir. Ya ne istiyor Mustafa Bey bu adamlardan diyeceksiniz. Ben birşey istemiyorum. İstediğim tek şey doğruluk. Vatandaşları dinleyen ben ve onlara dernek yöneticileri hakkında görüşlerimi söylemek zorunda kalan yine ben. O yüzden buradan bir nebze de olsa aracı olmak istiyorum. Onların sesi olmaya gayret ediyorum. Konuşuyoruz ama nasıl? Her kafadan çıkan sesle hareket ederek. Eleştirmenin de bir haddi hududu var beyler.

HESAPLAŞMALAR
Sosyal amaçlı faaliyette olan derneklerde yönetim sorunları oldukça yaygındır. Her yönetici birey fahri yani gönüllü olarak yapar bu görevi. Kimse zorlan bu görevi yaptırmaz ve yaptıramaz size. Sen istersin öylelikle de bu görev sana verilir. Oysa binlerce üyesi olan bu derneklerin toplumsal yaşamda önemli bir rolü vardır veya olmalıdır değil mi?. Uzun lafın kısası gelin görün ki bu dernekler genellikle iyi yönetilmez. Neden mi? Gelin kısacası size dilim döndüğünce bahsetmeye çalışayım. Derneklerde nedense hep kişisel hesaplaşmaların ve rekabetin alanı haline getirilir. Sorduğumuzda yok canım öyle birşey derler. Ama bizler dışarıdan baktığımızda başka görürüz. Öyle değil mi? Dernek yönetimine gelenler genellikle her konuda ortak bir yapı oluşturmazlar veya birbirine yakın değerlerle hareket edemezler. Yönetim seçimi varsa seçilecekler seçim yarışmasında geçici bir dayanışma içine girerler. Bu dayanışma ve anlayış birlikteliği seçim sonuçları açıklanana kadar geçerli olur. Daha sonra ise kazanıldıktan sonra kaybolur. Sonra da ileri geri konuşmalar başlar. Yapmayın! Sizin işiniz milletimize hizmet olsun. Herkes haddini bilmelidir.

TEBRİKLER KRETSCHMANN
Geçenlerde Federal Almanya’nın yeni kabine İçişleri Bakanı Horst Seehofer (CSU) tarafından yapılan açıklamaya karşı Baden-Württemberg (BW) Eyalet Başbakanı Winfried Kretschmann’ın İslam Almanya’ya aittir sözleri bizi bir hayli memnun etti. Doğru söze ne demeli. Tebrik ve teşekkür etmeli bence. Teşekkürler (Dankeschön) doğruları paylaştığınız için sayın Kretschmann. Onun için Baden-Württembergliler sizi sevdi ve ikinci dönem de size güvendi. Doğruluk ve ayrım yapmadan herkesi kucaklamak da çok önemli. Sizi bu insanlar destekliyorsa halkın adamı olduğunuz içindir.

Saygılarımla.

Kalın sağlıcakla.