‘Kadına şiddet’te Türkiye Avrupa’nın gerisinde

Araştırmalar, bir çok Avrupa Birliği ülkesinde kadına yönelik şiddetin Türkiye’dekinden çok daha yüksek oranda olduğunu gösterdi. Kadına yönelik şiddet Türkiye’de yüzde 36 iken, Danimarka’de yüzde 52, Hollanda’da yüzde 45, İngiltere ve Fransa’da ise yüzde 44 oranında.

 

ANKARA-  Kadına yönelik şiddet, tüm dünyada en yaygın toplumsal sorun ve insan hakları ihlallerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında kadınların yüzde 35’i, eşi veya birlikte yaşadığı kişinin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine ya da partneri olmayan bir kişinin cinsel şiddetine maruz kalıyor. Ancak bazı ülke araştırmaları, kadınların yüzde 70’inin yaşamları boyunca erkeklerden fiziksel ve/veya cinsel şiddet gördüklerini ortaya koyuyor.

AB’DE HER 20 KADINDAN 1’İ TECAVÜZE UĞRADI
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı tarafından 2014 yılında 28 Avrupa Birliği üyesi ülkede, 42 bin kadınla yüzyüze gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, her üç kadından biri, 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldı. Her 20 kadından 1’i ise tecavüze uğradı. Araştırmada, kadınların yaygın biçimde istismara uğradığı ancak bunların çok azının kayıtlara geçtiği, aile içi şiddet vakalarının sadece yüzde 14’ünün ve diğer şiddet vakalarının ise sadece yüzde 13’ünün rapor edildiği belirtildi.

TÜRKİYE AVRUPA ÜLKELERİNİN GERİSİNDE
TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu raporuna göreyse, AB’de 15 yaşından büyük her 3 kadından 1’i, bir erkeğin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kalıyor. Rapora göre, AB’de kadının en çok şiddet gördüğü ülkeler yüzde 52 ile Danimarka ve yüzde 47 ile Finlandiya. Almanya’da bu oran yüzde 35, İngiltere ve Fransa’da yüzde 44, Hollanda’da ise yüzde 45. Bu rapora göre, Türkiye genelinde yaşamlarının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kalmış olanların oranı ise yüzde 36.

TÜRKİYE’DE KADINA ŞİDDET GERİLEDİ
Türkiye’de 2008 yılında yapılan araştırma sonucuna göre kadına yönelik şiddetin oranı yüzde 39 iken, 2013-2014 yıllarında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından yürütülen ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmada bu rakamın yüzde 3 düşerek yüzde 36’ya gerilediği görüldü.

TÜRKİYE’DE KADINA ŞİDDETE KARŞI YÜRÜTÜLEN ÇALIŞMALAR
Bu gerilemede kadına yönelik politikalarda yaşanan değişim etkili oldu. Anayasa’nın 10’uncu maddesine; 2004 yılında “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” hükmü; 2010 yılında ise ikinci fıkrasının sonuna: “.., bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” ibaresi eklendi. Anayasa’nın 90’ıncı maddesine 2004 yılında; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla ulusal kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda çıkabilecek ihtilaflarda milletlerarası anlaşma hükümleri esas alınır” hükmü eklendi. Bu çerçevede Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi gibi temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler ulusal düzenlemeler karşısında üstün konuma getirildi. Anayasa’nın yanı sıra Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda yapılan eşitlikçi reformlarla, Türkiye’de tüm mevzuat, kadın erkek eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir yapıya kavuşturuldu. 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile Büyükşehir Belediyeleri ve nüfusu 50 bini geçen belediyelere kadın  ve çocuklar için konukevleri açma görevi verildi. Söz konusu düzenlemede 2012 yılında yapılan değişiklik ile de Büyükşehir Belediyeleri ile nüfusu 100 bini geçen belediyelerin kadınlar ve çocuklar için konukevleri açması “zorunlu” hale getirildi.

Türkiye’de aile içindeki şiddetin önlenmesi amacını taşıyan ve aile içi şiddet kavramının ilk kez hukuksal bir metinde tanımlanmasını sağlayan 1998 tarihli “4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun”da 2007 yılında değişikliğe gidilerek, Kanun’un kapsamı genişletildi; ayrıca 2008 yılında Kanun’un Uygulama Yönetmeliği yürürlüğe girdi. İlgili kurum ve kuruluşların katkı ve katılımlarıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde yürütülen yoğun çalışmalar sonucunda hazırlanan “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”22 20 Mart 2012’de yürürlüğe girdi. Böylece herhangi bir ayrım içermeyecek şekilde şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınlar, çocuklar, diğer aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurları Kanun kapsamına dahil edildi; fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddeti de kapsayacak şekilde “şiddet”, “ev içi şiddet” ve “kadına yönelik şiddet” kavramları tanımlandı.

ŞİDDET ÖNLEME VE İZLEME MERKEZLERİ KURULDU

Kanun’un Uygulama Yönetmeliği ile Kadın Konukevleri Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik Ocak 2013’te yürürlüğe girdi. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri Hakkında Yönetmelik ise 17 Mart 2016 tarih ve 29656 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

2005 yılında Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon Raporunu takiben Temmuz 2006’da “Çocuk ve Kadına Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi için Alınacak Tedbirler” konulu 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlandı. Genelge ile kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetleri konusunda alınacak önlemlere ilişkin öneriler ve bu önerilerin hayata geçirilmesinden sorumlu kurum ve kuruluşlar belirlendi.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ise kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetleri konusunda koordinatör kurum olarak görevlendirildi. Ayrıca şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanmasına yönelik olarak, şiddete maruz kalan ya da şiddete maruz kalma riski bulunan kişilerin başvurabileceği, danışmanlık, rehberlik ve yönlendirme hizmetleriyle, ihtiyaç duydukları konularda güçlendirici ve destekleyici hizmetleri veren ve izleme çalışmalarını yedi gün yirmi dört saat esası ile yürüten merkezler oluşturuldu.

6284 sayılı Kanun ile 2 yıl içinde pilot illerde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin kurulması öngörülürken, 6 Aralık 2012 tarihinde yapılan toplu açılış sonrasında 2013 yılından itibaren Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Malatya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon olmak üzere 14 pilot ilde faaliyete başladı. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri, Aralık 2016 tarihi itibariyle Türkiye genelinde; Adana, Adıyaman, Aksaray, Amasya, Ankara, Antalya, Bartın, Batman, Bingöl, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hakkari, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Muş, Osmaniye, Sakarya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Tunceli, Uşak, Van, Yalova ve Zonguldak olmak üzere toplam 49 ilde hizmet veriyor. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin ülke geneline yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Oluşturulan birimlerse şöyle:

İLK KABUL BİRİMLERİ

İlk kabul birimleri Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine ya da Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerine başvuran ve barınma ihtiyacı bulunan şiddet mağduru kadınların ilk gözlemlerinin yapıldığı, psiko-sosyal ve ekonomik durumlarının incelendiği ve geçici kabullerinin yapılarak iki haftaya kadar kalabildiği birimlerdir. Aralık 2016 itibariyle bakanlığa bağlı 25 ilk kabul birimi 24 ilde hizmet veriyor.

KADIN KONUKEVLERİ

Kadın konukevlerinde fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik ve sözlü istismara veya şiddete maruz kalan kadınların şiddetten korunması, psiko-sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi, güçlendirilmesi, bu dönemde varsa çocukları ile birlikte barınma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanıyor.

Kadın konukevlerinde psiko-sosyal destek hizmetlerinin yanı sıra hukuki destek hizmetleri için barolarla, iş ve meslek desteği için gerek Milli Eğitim Müdürlüklerine bağlı Halk Eğitim Merkezleri ile gerekse Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri ile işbirliği yapılıyor.

2016 yılı Aralık ayı itibariyle bakanlığa bağlı 101 konukevi, 2 bin 647 kapasite; yerel yönetimlere bağlı 32 kadın konukevi 741 kapasite; sivil toplum kuruluşlarına bağlı 4 kadın konukevi ise 45 kapasite olmak üzere toplam 137 kadın konukevi 3 bin 433 kapasite ile hizmetlerini sürdürüyor.

ALO 183 SOSYAL DESTEK HATTI

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde aile, kadın, çocuk, engelli, yaşlı, şehit yakınları ile gaziler ve gazi yakınlarına yönelik hizmetler sunan “Alo 183 Sosyal Destek Hattı” şiddete uğrayan ya da uğrama riski taşıyan, destek ve yardıma ihtiyacı olan kadın ve çocuklar için psikolojik, hukuki ve ekonomik danışma hattı olarak çalışıyor; bu kişilere hakları ile başvuru mekanizmaları hakkında bilgi veriyor. Bu hat, 7 gün 24 saat ücretsiz hizmet veriyor.