Yazıda, Türkiye’nin, salgını Avrupalı ve Amerikalı müttefiklerinin pek çoğundan daha iyi ele aldığı belirtildi.
Türkiye’nin geleneksel karantina önlemlerine meydan okuduğu ifade edilen yazıda, şunlar kaydedildi:

“Yetkililer tüm ekonomiyi durdurmak yerine, gençlerin ve yaşlıların evde kalmalarını, işletmelerin ve çalışanların işe başlamalarını istedi. Büyük şehirlerde hafta sonları ve tatillerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bazı iç hat uçuşları 1 Haziran’da yeniden başladı. Kafeler, restoranlar, plajlar ve parklar yeniden açıldı ancak çocuklar ve 65 yaş ve üstü vatandaşların haftada birkaç saatten fazla dışarda kalmasına izin verilmedi. Türkiye’nin stratejisi işe yaramış gibi görünüyor. En savunmasız olanlar, pandeminin en kötüsünden sakınılırken hastalığa yakalanan çoğunlukla çalışma yaşındaki yetişkinler iyileşti. Vaka sayısına rağmen ölüm sayısı düşük seyretti. Bir ay öncesinde 5 binin üzerinde bir seviyede olan yeni vaka sayısı, mayıs ayının ortasından bu yana günde 1.000 civarında gerçekleşti. Ölüm sayısı hiçbir zaman günde 127’den fazla olmadı. Türkiye, Fransa ile aynı test oranına ve İngiltere’nin 10 katından daha düşük bir ölüm oranına sahip. Demografi önemli. OECD ülkeleri arasında yalnızca Meksika ve Kolombiya’da 65 yaş ve üzerindeki insanların oranı Türkiye’den daha düşük. Avrupa ve Amerika’da da virüsün yayılma alanı haline gelen bakım evlerinde çok az yaşlı Türk yaşıyor.”
The Economist’teki yazıda, “Bir salgın sırasında işletmeleri açık tutan herhangi bir ülke, sağlık sisteminin bunun sonuçlarıyla başa çıkabileceğinden daha da emin olmak zorundadır. Türkiye bu meselede zirveye oynadı” denildi.
Son 18 yılda sağlık sistemine 10 milyarlarca dolar yatırım yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetlerinin son olarak uluslararası bir havalimanı büyüklüğündeki hastanelerden oluşan bir ağ kurduğu belirtilen yazıda, “Bunların en sonuncusu 21 Mayıs’ta açıldı ve yoğun bakım üniteleriyle yaklaşık 2 bin 700 yatağa sahip. Bu ekstra kapasitenin yardımı oluyor. Covid-19 enfeksiyonları dalgası, sağlık sistemini yorma noktasına asla yaklaşmadı ve tıbbi malzemeler hiç tükenmedi” değerlendirmesi yapıldı.
Yazıda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve iktidardaki AK Parti’sinin neredeyse 20 yılda bir genel seçim bile kaybetmemesinin bir nedeni daha var. Eleştirmenlerin bile kabul ettiği gibi, AK Parti çok çalışıyor ve işleri hallediyor. Eğer muhalefet partileri iktidara gelselerdi, bu kadar çok çalışabileceklerini kanıtlamak zorunda kalacaklardı” yorumu yapıldı.