DUYGU YILMAZ

Teknolojinin ve dijital dünyanın etrafımızı hızla sardığı bir çağdayız. İnternetin hayatımıza girmesinin sağladığı fayda ve kolaylıklar göz ardı edilemez. İletişim, sosyalleşme, bilgi edinme, alışveriş gibi birçok ihtiyacımızı artık koronavirüsün de büyük bir etkisiyle dijital teknolojiler sayesinde evden karşılayabiliyoruz. Bu kolaylıklarının yanı sıra sunduğu oyunlar ve filmlerle de vaktimizi daha eğlenceli geçirmemize imkân sağlıyor.

Mesafeleri kısaltan, en sıkıcı günümüzü şenlendiren teknoloji âdeta günlük rutinimizin vazgeçilemez bir alışkanlığına dönüştü. Şöyle kendinize bir uzaktan bakın; akıllı telefonunuz işte, yolda, evde elinizden düşmüyor değil mi? Çoğu insan sevdikleriyle gittiği bir konserde veya eğlencede anı yaşamak yerine elinde telefonu, o güzelim anı kayıt altına alma derdine düşüyor. Çünkü akıldaki tek şey o anları sosyal medyada paylaşma isteği. Arkadaşlarınızla buluştuğunuzda masadaki herkesi gözlemleyin. Kısa sohbetlerin ardından bir anda herkesin telefonuna yöneldiğine tanık olacaksınız. Başka bir örnek verilecek olursa elektriklerin kesildiğini düşünün. Ailenizle sohbet etmek, çocuğunuza hikâyeler anlatmak yerine bir köşede Instagram’da story’leri kaydıramadığınız için sıkıntıdan patlıyorsunuz değil mi? Ya da en basiti telefon elinizde mi uyuyakalıyorsunuz?

Yoğun telefon kullanımı ve sosyal medya bağımlılığı yavaş yavaş etkisini artırıyor

OLUMSUZLUĞUNA ZEMİN HAZIRLAMAYIN
Şimdi günde kaç saat ekrana baktığınızı not edin. Telefonunuzun şarjı bittiğinde gergin mi oluyorsunuz bunları düşünün. Her şeyin fazlasının zararlı olduğu gibi dijital teknolojilerin aşırı kullanımı da uyku bozukluğu ve stres gibi çeşitli sıkıntılarla karşımıza çıkabiliyor. Burada önemli olan teknolojiyi ölçülü kullanmak. Bunun için teknoloji kullanımınızı sınırlandırabileceğiniz, kendinize daha fazla vakit ayırabileceğiniz “dijital detoks” yapmayı deneyebilirsiniz. Bu detoksun tek amacı dijital teknolojilerin yol açtığı sıkıntıların önüne geçmek ya da en aza indirmek.

PEKİ NASIL OLACAK BU İŞ?
> Uyuduğunuz odaya telefonla girmeyin ya da yatağınızdan çok uzağa koyun. Böylece alarm çaldığında ertele tuşuna basıp tekrar uykuya dalmanızın da önüne geçmiş olursunuz. Hemen hemen çoğu kişi sorulduğunda kitap okumaya vakit bulamadığından yakınır. Oysa uyku öncesi telefonunuzun ekranında sosyal medyadan takipte olduğunuz insanların akıp giden mutlu hâllerini incelemek yerine her gece en az 10 sayfa kitap okuyabilirsiniz. Okuduğunuz güzel bir hikâyenin son cümlesiyle rüyaya dalmak sabah sağlıklı bir uykudan uyanmanızı sağlayacaktır.

> Yarım saat içerisinde telefonunuza kaç defa baktığınızı düşünün ve telefonunuzun bildirimlerini kapatın. Unutmayın alışveriş uygulamalarından gelen indirim veya sosyal medya uygulamalarından gelen ‘X kişisi yeni bir fotoğraf paylaştı’ bildirimleri sizin için tam bir dikkat dağıtıcı.

> Kendinize bir süre belirleyin. Akşam işten veya okuldan eve gelip kahvenizi elinize aldığınızda yaklaşık 20-30 dakikalık sürede e-Mail’lerinize bakıp, sosyal medya uygulamaları ve haber sitelerinde gelişmeleri takip edip telefonunuzu bırakmayı deneyin.