(Kısa bir aradan sonra yazılarımıza devam)
Bazen…, arkamızda bir ordu ile çıktığımız zirveden, yalnız geri ineriz! Basamakları aşağıya inerken…”hayal kırıklığı” tüm bedenimizi sarmıştır! Basamakları çıkarken sorgulamamız gerekenleri, basamakları yalnız inerken sorgulamaya başlarız…”neden? nasıl? gibi birçok soru işaretleri beynimizi kemirir, yorgun olduğumuzu anlamaya başlar, aşağıdan yukarıya baktığımızda, “zirve” bize çok uzak ve ulaşılamaz gelir!
Birlikte çıktığımız yol da, hedef aynı hedef değilse, birileri “kendi” hedefine ulaşır. Siz sözde Kahraman olur…, birileri ise ulaştığı hedefin tadını çıkartır! Hedefine ulaşanlar ise, sürekli tepede kalacaklarını sanırlar! Samimiyet, ilke ve değerleri dikkate almadan zirveye çıkabilirsiniz, ancak zirve de kalamazsınız!
Samimiyet;
“Bilmediğimize, biliyormuş gibi yaklaşmamak”
“Hadiseleri kendi avantajımıza göre yorumlamamak”
“Yoksa…, varmış gibi göstermemek”
“hakkınız olmayanı, kendinize hak bilmemektir”
Her ne yaparsak yapalım, hangi zirveye çıkmak istersek çıkalım, attığımız her adım samimiyet kokması gerekir! Samimiyet…, her kurduğumuz cümle ve aldığımız her kararın bel kemiğidir…! DİK DURMAMIZI SAĞLAR!
Yani samimiyet “SİZ’İN-SİZ” olmanız, yani “BEN’İM-BEN” olmam! Birlikte komşu, birlikte Dost, Birlikte Birlik olmamız!
Çıkılan basamaklar, atılan adımlar, samimiyetle beslenince…, ne güzel şey…bu samimiyet…!
Mustafa Göğüş