STK’lar yabancılar dairelerine karşı neden harekete geçmiyor?

Sevgili okurlar Almanya’nın bir çok şehrinde olduğu gibi özellikle yabancıların, özellikle Türklerin yoğun olarak yaşadığı Duisburg, Essen, Gelsenkirchen gibi şehirlerde yabancı dairelerinin oturum kartları konusundaki adeta keyfi diyebileceğimiz, zulme varan çalışmaları!, (tabi çalışmaları derken mecazi anlamda kullandığım da aşikâr.) insanları canından bezdirmiş durumda.

Sözüm ona Türkiye kanadının on yıllık biyometrik pasaportları yenileme yoğunluğu ve üzerine korona salgınını bahane ederek gecikmeler iki yılı aşkındır gündemden düşmüyor. Türkiye’nin pasaportları yenileme işlemleri taahhüt edilen başvuru ve pasaportun ele geçmesi süresi 6 hafta içinde gerçekleşiyor.   Bu konuda özellikle bölgemizde yer alan Düsseldorf, Essen, Köln, Münster Başkonsolosluklarının, bürokratlarına çalışanlarına teşekkürü şahsım ve vatandaşlarımızdan gelen takdirler ile borç biliyorum. Onlar ki on yıllık biyometrik pasaportların yenilenmesinin “korona salgını sürecine denk gelmesine rağmen” gerek cumartesi gibi fazla mesailer ile gerekse Duisburg, Wuppertal gibi yoğun Türk nüfusunun yaşadığı şehirlere özellikle pasaport yenileme gibi konsolosluk hizmetlerini vatandaşın ayağına getirerek bertaraf ettiler. Teşekkür bile az…

Almanya oturum kartının randevu almasının bile zulüm haline gelmesi anlaşılır değil. Ki zannımca kartların hazırlanışı, pasaportların hazırlanmasından (pasaportlar bir de Türkiye’den hazırlanıyor) daha az zahmetli bir iş. Alman yetkililer ile görüşmelerimizde gecikmenin hep on yıllık pasaportların yoğunluğuna ve korona salgınından kaynaklanan hastalıklar ve az sayıda çalışanın olmasına bağlandı. Biz basın mensupları da bunları defaatle haber yaptık, yabancıların özellikle Türklerin sıkıntılarını haberleştirerek gündem oluşturmaya çalıştık. Ama görünen şu ki bizim haberlerimize, bu soruna özellikle küçük oluşumlar ile belediye meclislerinde sandalye kazanan meclis üyeleri de katkı sağlayıp konuyu meclis sandalyelerinden haykırsa da birilerinin anlama kapasitesi ile sorunlar var demek ki. Bu sorun çözülmek istenirse çözülürdü. Üç bilinmeyenli denklem de değil üstelik.

BİR DE ONLİNE BAŞVURU ZULMÜ GELDİ
Üstte bahsettiğim sorun ile boğuşurken halk, bir de Duisburg başta olmak üzere online ( internetten) randevu zulmü geldi. İnternetten yabancılar dairesinin sayfasına gireceksiniz. Orada boşluk yakalarsanız randevuyu alacaksınız. Yani bizim Nasrettin Hoca fıkralarından varya onun gibi. Borcu veren komşu parasını ister o da ” bak komşu ; ben koyunların geçtiği bu yola dikenli tel çektim. Koyunlar buradan geçerken yünleri takılacak. Ben bu yünleri toplayacağım, eğireceğim ip haline getirip pazarda satacağım. O para ile senin borcunu ödeyeceğim” der. İşte bizim halimiz.
Ha bir de o boşluğu yakalamak için özellikle cuma günleri gece 00:00 – 07:00 arasında nöbet tutacaksınız. Allah aşkına bu zulme niye sessiz kalıyoruz.
Peki artık gelinen noktada ne yapmamız gerekir? Neler yaparsak gündem oluşturur dikkatleri çekeriz…
İşte gelinen noktada hiç kusura bakmayın “sivil toplum kurumu” ( STK) teşkilatlarını, özellikle yönetenlerini eleştireceğim. Bilirsiniz ki hemen her STK’ nın yaşaması, onların fedakarlıklarını kamuoyuna duyurmak için yaptıkları faaliyetlerini gazetemizde yer vermişizdir. Bu nedenle eleştiri hakkımın da olduğunu düşünüyorum.
Faaliyet gösteren siyasi, dini, kurum ve yerel dernekler neden harekete geçmez. İsim vererek kimseyi direkt töhmet altında bırakmak istemiyorum. Umarım yazıyı okuyanlar kendilerine ders çıkarırlar. Neden sokağa inip protesto eylemleri gerçekleştirmez. Tek amaçları Türkiye’den gelen siyasileri veya sanatçıları kurum ve derneklerde ağırlayıp onlara gezilerinde eşlik etmek mi?
Artık üyeleriniz, Türk Toplumu sizden bu konuda hizmet bekliyor. Lütfen artık eyleme geçin ve varoluşunuzun esaslarını yerine getirin. Belli ki “Nush ile uslanmayanın hakkı tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir” sözünden hareket ederek, yaptığımız haber ve girişimleri tekrir, yani nasihat, uyarı anlamına koyup, “kötek kelimesini dayak değil de eylem” olarak kabul edip, artık yabancılar daireleri önlerinde protestolar ile hak aramanın şart olduğu da açık ve nettir…

 

MURAT PEHLİVAN
POST NRW TEMSİLCİSİ