CANAN ERASLAN

Zaman zaman görüyor ya da duyuyoruz… Anne ya da babalar “Daha 2 yaşında ama tablette oyun açıyor, çizgi film seyrediyor. Çok zeki çok” diye övünüyor çocuklarıyla. Fakat işte burada durup düşünülmesi gerekiyor. Çocuk gerçekten zeki olduğu için mi çözmüş o tableti, cep telefonunu; yoksa başka çaresi olmadığı için mi? Uzmanlar bu soruya “Durum, büyük ihtimalle çocuğun ihmal edildiğinin göstergesi” diye cevap veriyor.
Çocuklardaki kriz durumlarını azaltmaya çalışan bir projeyi Türkiye’de uygulamak için İsveç’te çalışma yapan Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, her çocuğun elinde tablet ve telefon görülmesinin artık normal karşılandığını, ancak bunun hiç de doğru olmadığını söylüyor. Çünkü çocukların ekran ile tanışması 3 yaşın altında olmamalı. Bunun elbette psikolojik ve biyolojik bir gerekçesi var. O da çocuğun beyin gelişiminin 0-3 yaş arasında gerçekleşiyor olması. Bu zaman diliminde aile ilgisinden yoksun kalan çocuk, ekrana bağımlı oluyor. Bu bağımlılık da başta dil ve beyin gelişimini olumsuz etkilerken, ilerideki hayatını olumsuz etkileyecek davranış bozukluklarına sebep oluyor. Çocuğunuzun durduğu yerde sallandığını ya da ekran ışığı gördüğünde donup kaldığını görmek ister misiniz? Üç yaşına geldiği hâlde anne ve baba haricinde bir şey söyleyemediğini, cümle kuramadığını görmek peki? “Elbette hayır” ise cevabınız, onu tablete, televizyona terk etmeyin, sıcaklığınızla sarmalayın. Onunla bol bol konuşun, anlasa da anlamasa da gün içinde yaptıklarınızı anlatın. Mutlaka ‘sadece’ çocuğunuzla olacağınız zamanlar planlayın ve unutmayın; çocuğunuzun tabletteki şiddete değil, size ve sevginize ihtiyacı var.

Günde 1-2 saat ama sadece onunla
Özellikle çalışan annelerin çocuğuna yetememe konusunda muzdarip olduğu malum. “Şimdi ne yapıyor”, “Bakıcı iyi davrandı mı”, “Yemeğini yedi mi acaba” diye geçen bir günün sonunda eve giden anne, bu kez yemek, evin diğer sorumlulukları derken, çocuğuna yine yeterli zamanı ayıramıyor ve vicdan azabıyla kavruluyor. Burada tam kararlı olmak gerek. Eve gittiğinizde ‘televizyonu açmama’ kuralını mutlaka uygulamalısınız. Birlikte yiyeceğiniz yemeğin ardından, çocuğunuzla geçireceğiniz, oyuncaklarıyla oynayacağınız 1 saat bile onun zeka gelişimi için yararlı olacaktır. O sırada zaten çocuğun uyku zamanı gelecek. Odasına geçin ona masal anlatın. “Niye uyumuyor bu çocuk” diye gerginlik yapmadan, onunla geçireceğiniz 1 saatin, ertesi gün sizi nasıl mutlu ve rahat kılacağını düşünerek uyumasını bekleyin. Bol bol sarılın. Sarılmanın güven duygusunu pekiştirdiği, yaşı kaç olursa olsun bütün insanları güçlü kıldığı da hem yaşadığımız, hem de bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek.

Şifreyi görsel hafıza ile çözüyor
Nasıroğlu, ekranlı alet kullanımının zekâ ile ilişkisinin bulunmadığını da vurguluyor ve ekliyor: Mesela, hafif bilişsel geriliği olan çocukların bile sadece bu aletlerde oyun açmayı başardıkları için üstün zekâya sahip oldukları düşünülüp gerekli eğitim ve tıbbi hizmetine geç ulaşmasına yol açtığını gözlemliyorum. Ancak tablette, bilgisayarda, telefonda şifreyi görsel hafızası ile açmayı başarıp oyun açabilen bir çocuk düşük, normal ya da üstün zekâya sahip olabilir.

Aç kalacağına tableti verelim oyun oynasın
Hepimiz etrafımızda görüyoruz. Çocuk elinde cep telefonu ya da tablet… Onlar yoksa televizyon karşısına sabitlenmiş. Annesi ise elinde kaşık, bilinçsizce ağzını açıp kapatan çocuğa yemek yedirmeye çalışıyor. İşte bu durum çocukların başa çıkılmaz bir problemin içine düştüğünü gösteriyor. Bunu bilimsel araştırmalarda da görmüş Nasıroğlu: Yaptığımız görüşmelerde aileler televizyon ya da tablet olmadan yemek yediremediklerinden bahsediyor. Aileler beslenme ile ilgili büyük endişe taşıyor. ‘Aç kalacağına tabletle oynasın’ tercihi, yarardan çok zarar getiriyor. Beslenme problemini böyle çözmek ileride onarılmaz problemlere götürür. Bu problemi bir uzmanla kısa sürede çözebilirsiniz.