Çin’in  Sincan’daki son derece gizli toplu hapsetme sisteminin kalbinden binlerce fotoğraf, belge ve ses kaydının yer aldığı polis bilgisayarları hack’lendi. İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye bu yılın başında iletilen polis dosyalarını içeren önbellek, uzman ekipler tarafından araştırmak ve doğrulamak için aylarca süren incelemeye tabi tutuldu. Uzmanlar, bölgedeki Uygurların ve diğer Türk azınlıkların hapsedilmesine dair önemli yeni delillere ulaştı.


Belgelerde polis tarafından çekilen 5 binden fazla Uygur Türkü’nün fotoğrafı yer alıyor. Bu kişilerden en az 2 bin 884’ünün gözaltında olduğuna işaret ediliyor.

OKUL DEĞİLMİŞ!

Hükûmetin, 2017’den bu yana Sincan genelinde inşa edilen yeniden eğitim kamplarının “okullardan” başka bir şey olmadığı iddiası, iç polis talimatları, koruma kadroları ve tutukluların görüntüleri ile çelişiyor. Hapishanelere atılan binlerce kişi için terör suçlamaları yaygın olarak kullanılırken, polisin keyfi, acımasız cezalar uyguladığı belirlendi. Belgeler, Uygur kimliğini, kültürünü veya İslami hayatı hedef alan bir politikanın Çin lideri Şi Jinping’e kadar uzanan emir-komuta zincirinin bugüne kadarki en güçlü delili olarak değerlendiriliyor.

15 YAŞINDA GÖZALTINDA

Dosyada, polis tarafından ocak ve temmuz 2018 arasında çekilmiş 5.000’den fazla Uygur’un fotoğrafı bulunuyor. Belgeler, bu kişilerden en az 2.884’ünün gözaltında olduğuna işaret ediyor. Fotoğraflarda en genç olarak gözüken Rahile Ömer’in 15 yaşında gözaltında olduğu ifade edilirken, 73 yaşındaki Anihan Hamit ise kamptaki en yaşlı kişi olarak kayıtlara geçiyor. 60 yaşındaki Tacigül Tahir adlı kadının yasa dışı vaaz vermek suçlamasıyla Ekim 2017’de kampa yerleştirildiği yazılıyor. Oğlu alkol veya sigara içmediği için “güçlü dinî eğilimlere sahip” ibaresi konulan kadının, yine evladının da terör suçlamalarıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığı belirtiliyor.

KAÇMAYA ÇALIŞAN VURULUR!

On binlerce görüntü ve belgeyi kapsayan dosyalarda ayrıca üst düzey yetkililerin yaptığı gizli konuşmalar da yer alıyor. Raporda, polis protokolünde yer alan, kampların tüm bölgelerinde silahlı memurların, gözetleme kulelerinde makineli ve keskin nişancı tüfeklerinin konumlandırılması bilgisinin, kaçmaya çalışanlar için “vur-öldür” politikasının varlığını açıkladığına işaret ediliyor.